Paylaş

Rekabet Hukuku Süjesi Olarak Sektörel Dernekler

Dernekler, Türk hukukunda, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 56 – 100. hükümleri arasında düzenlenmektedir. Ayrıca dernekler, dernek şube veya temsilcilikleri, federasyonlar, konfederasyonlar, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler ve vakıflar ile diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilciliklerinin yasak ve izne tabi faaliyetlerini, yükümlülüklerini, denetimlerini ve uygulanacak cezalar ile bunlara ilişkin diğer özel düzenlemeleri kapsayan 5253 sayılı Dernekler Kanunu bulunmaktadır. Dernek, kanuni tanımına göre, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğunu ifade eder (MK. m. 56; DK. m. 2-a). Dernek kurma hürriyeti ise, Anayasamızın 33 üncü maddesinin, “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.”  hükmü ile anayasal güvence altına alınmıştır.

Kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle federasyon ve kuruluş amaçları aynı olan en az üç federasyonun, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri ile de konfederasyon kurulur. Hem federasyonun hem de konfederasyonun tıpkı dernekler gibi bir tüzüğü bulunur. Gene her ikisi de gene dernekler gibi kuruluş bildiriminin, tüzüğünün ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin en büyük mülki amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır (MK. m. 58; 59; 96; 97).

Ülkemizde kanunun öngördüğü şekilde bu türlü dernekleşme faaliyetleri sektörel düzeyde dernekler ya da federasyon düzeyinde gözlemlenmektedir. Belirli bir sanayi alanı ile ilgili sanayicilerin (otomotiv, tekstil vb.) sektörel iş birliği amacı ile bir araya geldiği bu sektörel dernekler, sektörel gelişimi sağlamak, sektör sorunlarına karşı çözümler oluşturmak gibi amaçlarla dernekler kurabilmekte ve bu çatı altında birlikte hareket etmektedirler. Kanunun öngördüğü bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirilmesi amacının ötesinde bu türlü derneklerin rekabete aykırı uzlaşma içerisine girmeleri de mümkündür.

4054 sayılı Rekabet Kanunu’nun (RKHK.) 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.” denilmekle, Kanunun kapsamı ise 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukukî işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemler bu kanun kapsamına girer.” denilmek suretiyle belirlenmiştir. Kanuna 3. maddesine göre ise, teşebbüs, piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzelkişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri ifade ederken; teşebbüs birliği, teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzelkişiliği haiz ya da tüzelkişiliği olmayan her türlü birlikleri kapsayacak şekilde tanımlanmıştır. Nihayetinde Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında, “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” denilmiştir. Böylece kanunkoyucu yalnızca teşebbüslerin değil, teşebbüs birliklerinin de rekabete aykırı uyumlu eylem veya anlaşmalarını yasaklamıştır.

Yukarıda yer verilen yasal çerçevede, üyelerinin kararını rekabet hukukuna aykırı etkileyen her türlü teşebbüs birliğinin tüzel kişiliği olup olmadığına bakılmaksızın fiillerinden kanuni sorumluluğu gündeme gelebilecektir.

Rekabet Hukuku bakımından dernek, federasyon ve konfederasyonların teşebbüs birliği olarak değerlendirilmesi yukarıdaki yasal çerçeve bağlamında mümkündür. Sektörel derneklerin üyelerini oluşturan kimselerin piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzelkişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri teşkil ettiği her koşulda bu teşebbüslerin belirli bir amaca dönük oluşturduğu topluluklar da teşebbüs birliği olarak anılacaktır.

Rekabet Kurulunun yaklaşımı da bu yöndedir. Örneğin bir Rekabet Kurulu kararında şöyle bir gerekçeye yer verilmiştir:

[Soruşturma konusu fiillerin failleri gözlükçü dernekleridir. Gözlükçü dernekleri 2908 sayılı Dernekler Kanunu’na göre gözlükçüler tarafından kurulmuştur. Soruşturma konusu fiilleri değerlendirmeden önce gözlükçü derneklerinin 4054 sayılı Kanun çerçevesinde niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Kanun’un Tanımlar başlıklı 3 üncü maddesinde ‘teşebbüs’, “piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımından bir bütün teşkil eden birimler” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde gözlükçülerin teşebbüs oldukları aşikardır. Kanun’un yine 3 üncü maddesinde ‘teşebbüs birliği’ “teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliğe haiz ya da tüzel kişiliği olmayan her türlü birlikler” olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede her biri birer teşebbüs olan gözlükçüler tarafından kurulan gözlükçü derneklerinin teşebbüs birliği niteliğini taşıdığı görülmektedir. Derneklerin oluşumunda ticari bir amacın güdülmemesi ya da ticari ya da ekonomik bir faaliyet içerisinde bulunulmaması derneklerin teşebbüs birliği olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle üyelerinin ticari kararlarını etkileyen oluşumlar tüzel kişiliği olup olmadığına bakılmaksızın rekabet hukuku kapsamındaki fiillerinden sorumlu olacaklardır.]

Sonuç olarak, sektörel derneklerin Rekabet Hukuku bağlamında teşebbüs birliği olarak rekabet ihlali halinde Rekabet Kanunu’nda öngörülen yaptırımların ve özellikle de tazminat sorumluluğunun (RKHK m. 57 – 59) süjesi olabilecektir.

Rekabet Hukuku Süjesi Olarak Sektörel Dernekler

Dernekler, Türk hukukunda, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 56 – 100. hükümleri arasında düzenlenmektedir. Ayrıca dernekler, dernek şube veya temsilcilikleri, federasyonlar, konfederasyonlar, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler ve vakıflar ile diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilciliklerinin yasak ve izne tabi faaliyetlerini, yükümlülüklerini, denetimlerini ve uygulanacak cezalar ile bunlara ilişkin diğer özel düzenlemeleri kapsayan 5253 sayılı Dernekler Kanunu bulunmaktadır. Dernek, kanuni tanımına göre, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğunu ifade eder (MK. m. 56; DK. m. 2-a). Dernek kurma hürriyeti ise, Anayasamızın 33 üncü maddesinin, “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.”  hükmü ile anayasal güvence altına alınmıştır.

Kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle federasyon ve kuruluş amaçları aynı olan en az üç federasyonun, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri ile de konfederasyon kurulur. Hem federasyonun hem de konfederasyonun tıpkı dernekler gibi bir tüzüğü bulunur. Gene her ikisi de gene dernekler gibi kuruluş bildiriminin, tüzüğünün ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin en büyük mülki amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır (MK. m. 58; 59; 96; 97).

Ülkemizde kanunun öngördüğü şekilde bu türlü dernekleşme faaliyetleri sektörel düzeyde dernekler ya da federasyon düzeyinde gözlemlenmektedir. Belirli bir sanayi alanı ile ilgili sanayicilerin (otomotiv, tekstil vb.) sektörel iş birliği amacı ile bir araya geldiği bu sektörel dernekler, sektörel gelişimi sağlamak, sektör sorunlarına karşı çözümler oluşturmak gibi amaçlarla dernekler kurabilmekte ve bu çatı altında birlikte hareket etmektedirler. Kanunun öngördüğü bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirilmesi amacının ötesinde bu türlü derneklerin rekabete aykırı uzlaşma içerisine girmeleri de mümkündür.

4054 sayılı Rekabet Kanunu’nun (RKHK.) 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.” denilmekle, Kanunun kapsamı ise 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukukî işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemler bu kanun kapsamına girer.” denilmek suretiyle belirlenmiştir. Kanuna 3. maddesine göre ise, teşebbüs, piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzelkişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri ifade ederken; teşebbüs birliği, teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzelkişiliği haiz ya da tüzelkişiliği olmayan her türlü birlikleri kapsayacak şekilde tanımlanmıştır. Nihayetinde Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında, “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” denilmiştir. Böylece kanunkoyucu yalnızca teşebbüslerin değil, teşebbüs birliklerinin de rekabete aykırı uyumlu eylem veya anlaşmalarını yasaklamıştır.

Yukarıda yer verilen yasal çerçevede, üyelerinin kararını rekabet hukukuna aykırı etkileyen her türlü teşebbüs birliğinin tüzel kişiliği olup olmadığına bakılmaksızın fiillerinden kanuni sorumluluğu gündeme gelebilecektir.

Rekabet Hukuku bakımından dernek, federasyon ve konfederasyonların teşebbüs birliği olarak değerlendirilmesi yukarıdaki yasal çerçeve bağlamında mümkündür. Sektörel derneklerin üyelerini oluşturan kimselerin piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzelkişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri teşkil ettiği her koşulda bu teşebbüslerin belirli bir amaca dönük oluşturduğu topluluklar da teşebbüs birliği olarak anılacaktır.

Rekabet Kurulunun yaklaşımı da bu yöndedir. Örneğin bir Rekabet Kurulu kararında şöyle bir gerekçeye yer verilmiştir:

[Soruşturma konusu fiillerin failleri gözlükçü dernekleridir. Gözlükçü dernekleri 2908 sayılı Dernekler Kanunu’na göre gözlükçüler tarafından kurulmuştur. Soruşturma konusu fiilleri değerlendirmeden önce gözlükçü derneklerinin 4054 sayılı Kanun çerçevesinde niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Kanun’un Tanımlar başlıklı 3 üncü maddesinde ‘teşebbüs’, “piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımından bir bütün teşkil eden birimler” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde gözlükçülerin teşebbüs oldukları aşikardır. Kanun’un yine 3 üncü maddesinde ‘teşebbüs birliği’ “teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliğe haiz ya da tüzel kişiliği olmayan her türlü birlikler” olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede her biri birer teşebbüs olan gözlükçüler tarafından kurulan gözlükçü derneklerinin teşebbüs birliği niteliğini taşıdığı görülmektedir. Derneklerin oluşumunda ticari bir amacın güdülmemesi ya da ticari ya da ekonomik bir faaliyet içerisinde bulunulmaması derneklerin teşebbüs birliği olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle üyelerinin ticari kararlarını etkileyen oluşumlar tüzel kişiliği olup olmadığına bakılmaksızın rekabet hukuku kapsamındaki fiillerinden sorumlu olacaklardır.]

Sonuç olarak, sektörel derneklerin Rekabet Hukuku bağlamında teşebbüs birliği olarak rekabet ihlali halinde Rekabet Kanunu’nda öngörülen yaptırımların ve özellikle de tazminat sorumluluğunun (RKHK m. 57 – 59) süjesi olabilecektir.

İçeriklerimizden haberdar ol.

Hukuk bültenimize kaydol!