Paylaş

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Simsarlık Sözleşmesinin Sona Ermesi

  1. Giriş

Simsarlık sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520–525 maddelerinde düzenlenmiştir. TBK m. 520 f.2 uyarınca simsarlık sözleşmesine kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Türk Borçlar Kanunu’nda vekalet ilişkilerinin düzenlendiği dokuzuncu bölümün üçüncü ayrımında düzenlenen simsarlık sözleşmesi maddi fiillere ilişkin olup, vekalet sözleşmesine kıyasla kapsamı daha sınırlıdır.[1] Bu suretle adi vekalet sözleşmesinin sona ermesinin düzenlendiği TBK m. 512-513 hükümleri ve genel hükümler çerçevesinde borcu sona erdiren sebepler simsarlık sözleşmesine niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır. Bu çalışmada simsarlık sözleşmesinin Borçlar Kanunu’ndaki vekalete ilişkin hükümler ve borcu sona erdiren genel sebepler çerçevesinde sona ermesi incelenmiştir.

  1. Sona Erme Halleri
    • İfa (Simsarın Aracılık Yaptığı Sözleşmenin Kurulması)

Borçlar hukukunun genel hükümleri çerçevesinde ifa, borcu sona erdiren sebeplerin başında gelmektedir. Simsarlık sözleşmesi de tarafların karşılıklı borçlarını tam anlamıyla yerine getirmeleri ile sona erecektir. Simsarın aracılık yaptığı sözleşmenin kurulmasını kendi faaliyeti ile sağlaması, iş sahibinin de sözleşme ile kararlaştırılan ücreti simsara ödemesi sonucunda simsarlık sözleşmesi ifa ile sona ermiş olur. Ancak iş sahibi kendisine teklif olunan sözleşmeyi yapmayı herhangi bir sebep olmadan reddetse bile simsarın sözleşmeden doğan borcunu ifa etmiş olduğu ve ücrete hak kazandığı sayılmalıdır. TBK m.521 f.2 uyarınca ‘‘simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir’’. İlgili hüküm emredici nitelikte değildir ve simsarın ücrete hak kazanması için asıl sözleşmenin kurulmasının gerekli olmadığı da kararlaştırılabilir. Ancak işin niteliğinden aksi anlaşılmıyorsa sözleşme metninde bu hususun açıkça belirtilmesi gerekmekte olup aksi durumda simsarın ücret talep etmesi mümkün değildir.

    • İfa İmkansızlığı (Simsarın Aracılık Yaptığı Sözleşmenin Kurulamayacağının Anlaşılması)

TBK m.136 f.1 uyarınca borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Simsarlık sözleşmesinde de asıl sözleşmenin kurulamayacak olmasında simsarın kusurunun bulunmaması ve objektif imkansızlık olması halinde sözleşme sona erecektir. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde simsarın aracılık faaliyeti neticesinde satışı gerçekleştirilecek bir taşınmazın sonradan kamu malı haline gelmesi durumunda ifa imkansızlığı gündeme gelecektir. İş sahibinin aracılık faaliyeti yürüten simsara durumu derhal bildirmesi gereklidir. Aksi halde satışın yapılamayacağından haberi olmayan simsarın ifanın imkansızlaştığı tarihten sonra asıl sözleşmenin kurulması için yaptığı masrafları (ilan, tanıtım vs.) iş sahibinden talep etmesi mümkündür.

    • Sürenin Sona Ermesi

Simsarlık sözleşmesinin süreli yapılması halinde kararlaştırılan sürenin dolması ile simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir. Ancak sözleşmenin sona erme tarihinden belirli bir süre önce taraflarca fesih bildiriminde bulunulmaması halinde sözleşmenin devam edeceği de kararlaştırılabilir. Taraflar sürenin sona ermesine yakın sürenin uzatıldığına dair yeni bir anlaşma da yapabilir. Ancak bu anlaşmanın kanunun aradığı geçerlilik şartına uygun olarak yapılması gerekir.  Örneğin; TBK m. 520 f.3 hükmü uyarınca geçerliliği için yazılı şekil şartı öngörülen taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde sürenin uzatılmasına dair anlaşma da yazılı şekilde yapılmalıdır.

Sözleşmenin sona ermesi belirli bir süreye bağlanabileceği gibi belirli bir olayın gerçekleşmesine de bağlanabilir. Örneğin; bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde iş sahibinin kızının üniversiteyi kazanması halinde evin ona bağışlanacağı ve başka bir alıcıya gerek olmayacağı için sözleşmenin sona ereceği kararlaştırabilir. Bu durumda belirtilen olayın gerçekleşmesi ile simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir. Tarafların simsarlık sözleşmesinin sona ermesini bozucu koşula bağlamaları da mümkündür. Bu halde bozucu koşulun gerçekleşmesi ile borç ilişkisi hükümden düşecek,  simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir.

    • Tek Taraflı Sona Erdirme

Türk Borçlar Kanunu m. 512’de vekalet sözleşmesinin taraflarca her zaman tek taraflı olarak sona erdirilebileceği düzenlenmiştir:

  1. ‘‘Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.’’

Vekalet sözleşmesinde diğer sözleşme tiplerine kıyasla güven ilişkisinin çok daha yoğun olması nedeniyle kanun koyucu taraflara sözleşmeyi tek taraflı sona erdirme hakkı vermiştir. Simsar ve iş sahibi de TBK m.520 f.2 uyarınca simsarlık sözleşmesini her zaman tek taraflı olarak sona erdirebilir. İlgili kanun hükmü emredici nitelikte olduğu için taraflarca aksi kararlaştırılamaz. Vekalet sözleşmesinin tarafları tek taraflı sona erdirme hakkının kullanılmasından önceden feragat edemez yahut kullanılması halinde bir ceza koşulu yaptırımı öngöremez. Temelinde yine güven ilişkisinin yattığı simsarlık sözleşmesi açısından da simsar ya da iş sahibi tarafından bu hakkın kullanılmasından önceden feragat etmenin mümkün olup olmadığı öğretide tartışmalıdır. Ancak hakim görüş vekalet sözleşmesi gibi simsarlık sözleşmesinde de tarafların tek taraflı sona erdirme hakkının önceden engellenemeyeceği, bu haktan feragat edilemeyeceği yönündedir.

Kanun koyucu bu hakkı herhangi bir şekil şartına tabi tutmadığından taraflar azil ve istifa haklarını diledikleri gibi açık ya da örtülü bir şekilde kullanabilir. Ancak TTK m.18 f.3’de tacirlerin bu hakkı kullanması bakımından şekil şartı getirilmiştir: ‘‘Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.’’. İlgili hüküm uyarınca tacir olan simsar ve iş sahibi arasında imzalanan simsarlık sözleşmesinde tek taraflı sona erdirme hakkı taraflarca ancak noter aracılığıyla ihtar/ihbarda bulunmak, taahhütlü mektup göndermek, telgraf çekmek veya güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle elektronik posta sistemi aracılığıyla yapılabilecektir.

Tek taraflı sona erdirme hakkının herhangi bir zaman ve neden koşuluna bağlı tutulmaması esas olmakla beraber bu hakkın kullanımı nedeniyle tarafların zarara uğraması halinde tazmin sorumluluğunun doğup doğmadığı öğretide tartışmalıdır. Ancak baskın görüş TBK m.512’deki hükmün simsarlık sözleşmesi için de uygulanacağı yönündedir:

  1. ‘‘Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.’’

Tazmin yükümlülüğü doğuran zararın kapsamı menfi(olumsuz) zararla sınırlıdır. Menfi zarar sözleşmenin geçerliliğine duyulan güven sonucu uğranılan zarardır. Bu zarar simsar ya da iş sahibinin, karşı tarafın sözleşmeden dönmesi sonucu içinde bulunduğu durum ile bu sözleşmeyi hiç yapmamış olsaydı içinde bulunacağı durum arasındaki fark şeklinde de tanımlanabilir.

    • Ölüm

TBK m. 513 f.1’de vekalet sözleşmesinin tarafların ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflas etmesi halinde kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir:

  1. ‘‘Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.’’

Gerçek kişi vekilin ya da vekalet verenin ölümü halinde vekalet sözleşmesi kendiliğinden sona erer. ‘‘Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça’’ lafzından da anlaşılacağı üzere ilgili kanun hükmü düzenleyici nitelikte olup emredici nitelikte değildir. Dolayısıyla vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdiren ölüm, ehliyetin kaybı ve iflas hallerine rağmen sözleşmenin devam edeceği taraflarca kararlaştırılabilir ya da işin niteliğinden sözleşmenin kanunda sayılan sebeplerle sona ermeyeceği anlaşılabilir. Vekilin vekalet verenin sağlığında ifasına başladığı iş veya hizmetleri taraflarca kararlaştırılması halinde gerçek kişi vekalet verenin ölümünden sonra da devam ettirmesi mümkündür. Ancak temelinde güven ilişkisinin yattığı vekalet sözleşmelerinde, sadakat ve özenle şahsen ifada bulunma borcu altında olan vekilin veya iradesi ve menfaati doğrultusunda talimat verebilme hakkı olan vekalet verenin ölümünden sonra sözleşmenin devam edebileceği haller sınırlı olup somut olaylara göre incelenmelidir.

Simsarlık sözleşmesi, vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin hükümler uyarınca sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmıyorsa, iş sahibinin veya simsarın ölümü ile kendiliğinden sona erer. Simsarlık sözleşmesinin simsarın ölümü ile sona ermesinde simsarın sözleşme ile yüklendiği edimin maddi fiile ilişkin olması ve ifanın şahsen yapılıp yapılmaması belirleyici rol oynar. Sözleşme ile şahsen ifa yükümlülüğü olan simsarın ölümü halinde simsarın mirasçıları tarafından ifaya devam edilmesi beklenemez. Taraflarca aksi kararlaştırılmış olsa dahi şahsen ifa simsarın(borçlunun) ölümü nedeniyle imkansızlaşacak ve işin niteliği sözleşmenin devam etmesine izin vermeyecektir.

Şahsen ifa yükümlülüğü olmayan simsarın ölümü halinde ise sözleşmenin ölümle sona ermeyeceği kararlaştırılmışsa sözleşme geçerliliğini koruyacak, simsarın ölümüyle sona ermeyecektir. Ancak iş sahibi sözleşmenin geçerliliğini koruması nedeniyle ifaya devam eden simsarın mirasçılarını her zaman azlederek sözleşmeye son verebilir. Öyle ki kanundan doğan tek taraflı sona erdirme hakkından önceden feragat edilemeyecek ve ölümden sonra sözleşmenin devam edeceğinin kararlaştırılması iş sahibinin azil hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde simsarın alacaklı bulma, satış sözleşmesinin yapılmasına aracılık etme, fırsat gösterme faaliyetlerinin simsarın ölümü halinde mirasçıları tarafından da yerine getirilmesi mümkündür. Bu sebeple sözleşmenin ölümle sona ermeyeceği taraflarca önceden kararlaştırılmışsa simsarın mirasını kabul eden mirasçılar tarafından sözleşme ile yüklenilen borcun ifasına devam edilebilir. Ancak iş sahibinin simsarın mirasçılarını azil yetkisi devam ettiği gibi, simsarın mirasçılarının da istifa etmesi ve ölümle sona ermeyen simsarlık sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirmesi mümkündür.

Simsarlık sözleşmesi iş sahibinin ölümü halinde de kendiliğinden sona erer. Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılması halinde ise sözleşme geçerli olmaya devam edecektir. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde iş sahibinin maliki olduğu taşınmaza alıcı bulmak ve aracılık faaliyeti yapmakla yükümlü olan simsarın, iş sahibinin ölmesi durumunda mirası kabul eden mirasçılar ile de sözleşmenin ifasına devam etmesi mümkündür. Öyle ki işin niteliği sözleşmenin devam etmesine engel nitelikte olmadığından simsar ve mirasçılar sözleşmenin devam edeceğini kararlaştırabilir. İş sahibi ve simsarın sözleşmenin ölümle sona ermeyeceğini kararlaştırmaları halinde ise sözleşme kendiliğinden sona ermeyecektir. Bu durumda simsarı azil yetkisi iş sahibinin mirasçılarına geçeceğinden, sözleşmenin devam etmesini istemeyen mirasçılar simsarı azletmek suretiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.

Tarafların gaipliğine karar verilmesi durumunda da ölüme benzer bir şekilde sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Simsar veya iş sahibinin tüzel kişi olması halinde ise TBK m. 513 f. 1 c. uyarınca simsarlık sözleşmesi tüzel kişiliğin sona ermesi ile kendiliğinden sona erer. Örneğin simsarlık faaliyeti bir tüzel kişi tarafından yürütülüyor ise tüzel kişiliği temsile yetkili simsarın ölümü halinde sözleşme geçerli olmaya devam edecek ancak tüzel kişiliğin sona ermesi halinde sözleşme kendiliğinden sona erecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki; TBK m. 513 f.1 hükmü doğrultusunda tarafların kanunda sayılan sebeplere istisna getirmeleri mümkünse de; sözleşme ile kararlaştırdıkları sona erme hükümleri Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümler çerçevesinde de inceleme alanı bulur. Öyle ki simsarın ileride çok sayıdaki benzer simsarlık sözleşmesinde kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak iş sahibine sunduğu sözleşme hükümleri TBK m. 20-25 hükümleri uyarınca her zaman genel işlem koşullarına tabi tutulacaktır. Bu sebeple sözleşmenin sona ermesine ilişkin yazılmış bulunan hükümler simsarlık sözleşmesinin niteliğine ve işin özelliğine yabancı ise yazılmamış sayılabilir, açık ve anlaşılır olmaması durumunda ise iş sahibi lehine yorumlanabilir.

    • Ehliyetin Kaybedilmesi

TBK m.513 f.1’de düzenlenen ehliyetin kaybedilmesinin sözleşmeyi sona erdireceği hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde simsarlık sözleşmesine uygulanacaktır. Öyle ki kanunda ehliyeti kaybetmek denmekle yetinilmiş, tam ehliyetsiz ve sınırlı ehliyetsiz ayrımı yapılmamıştır. Gümüş’e göre ‘‘Kanun ehliyetsizlikten bahsettiği için her şeyden önce vekil ya da vekalet verenin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi; ayırt etme gücüne sahip kişinin kısıtlanması veya kendisine yasal danışmanlık altına konulması TBK m.513’ü uygulanabilir kılar.’’

Vekalet sözleşmesi kurulduktan sonra vekalet verenin veya vekilin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi durumunda sözleşme kendiliğinden sona erer. Vekilin veya vekalet verenin sınırlı ehliyetsiz duruma gelmesi halinde TMK m. 16 hükmü uyarınca yasal temsilcinin muvafakati ile sözleşme geçerli olmaya devam edebilir. Taraflardan birine yasal danışman atanması halinde ise vekalet sözleşmesinin konusu TMK m. 429’da sayılan işlemlere ilişkin ise yasal danışmanın onayı ile vekalet sözleşmesi geçerliliğini koruyacaktır.

Simsarlık sözleşmesinde simsarın ya da iş sahibinin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi simsarlık sözleşmesini kendiliğinden sona erdirir. İş sahibinin sınırlı ehliyetsiz olması durumunda TMK m.16 hükmü uyarınca yasal temsilcinin onayı ile sözleşmenin devam etmesi mümkündür. Simsarın sınırlı ehliyetsiz olması durumunda ise sınırlı ehliyetsizlerin üçüncü kişileri temsilen hukuki işlem yapabilmesi sayesinde simsarlık sözleşmesi devam edecektir. Simsara veya iş sahibine yasal danışman atanması halinde ise simsarlık sözleşmesinin konusunun TMK m.429’da sayılan işlemlere ilişkin olması durumunda sözleşmenin devam etmesi yasal danışmanın onayına bağlı olacaktır.

    • İflas

TBK m. 513 f.1 uyarınca vekilin veya vekalet verenin iflas etmesi ile vekalet sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Kanun koyucu kanunda sayılan ölüm ve ehliyet kaybı dışında tarafların iktisadi ve ekonomik güçlerini kaybederek iflas etmelerinin de vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdireceğini belirtmiştir. Ancak taraflarca aksi kararlaştırılabilir veya işin niteliğinden sözleşmenin iflas ile sona ermeyeceği anlaşılabilir.

Vekalet sözleşmesinin bir hukuki işleme ilişkin olması durumunda vekalet verenin iflası vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdirir. Bu durumda vekalet verenin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi iflas idaresine geçecek olup tarafların buna rağmen sözleşmenin devam edeceğini kararlaştırmaları mümkün değildir. Vekilin iflası halinde sözleşmenin kendiliğinden sona erip ermeyeceği noktasında öğretide görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Ancak kanımızca kendi malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sona eren vekilin, vekalet verenin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmasının vekalet sözleşmesinin temel unsuru olan güven ilişkisini zedeleyeceği ve sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kabulü gerekir.

Maddi fiillere ilişkin vekalet sözleşmesinde vekalet verenin ya da vekilin iflası ile sözleşme kendiliğinden sona ermez. Zira vekilin ya da vekalet verenin iflası malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırmakla birlikte tarafların ehliyetini etkilememektedir. Ancak bu durumda da iflas nedeniyle güveni zedelenen tarafın sözleşmeyi haklı nedenle tek taraflı olarak sona erdirme imkânı devam etmektedir.

Simsarlık sözleşmesi, maddi fiillere ilişkin vekaletin özel bir çeşididir. TBK m. 520 hükmü uyarınca simsar taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânını hazırlar veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenir. Simsarın iflas etmesinin maddi fiil niteliğinde olan aracılık faaliyetini engelleyeceği düşünülemez. Ancak temelinde güven ilişkisi barındıran simsarlık sözleşmesinde simsarın iflas etmesi iş sahibinin güvenini zedeleyebilir. Bu durumda simsarın iflas etmesi işin niteliği gereği sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmeyecek ancak iş sahibinin sözleşmeyi tek taraflı sona erdirme hakkı için bir zemin hazırlayacaktır.

Simsarın aracılık faaliyeti ile sözleşme kurulması halinde ücret ödeme borcu altına girecek olan iş sahibinin iflas etmesi halinde ise sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Çünkü iş sahibinin iflas etmesi halinde malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi ortadan kalkacak ve iflas idaresine geçecektir. Bu suretle müflis iş sahibi, simsarın aracılık faaliyeti ile kurduğu sözleşme sonucu ödemekle yükümlü olduğu ücreti ödeyemeyecektir.

    • Simsarın İşi Geçici Olarak Devam Ettirme Yükümlülüğü

TBK m. 513 f. 2’de ‘‘Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.’’  düzenlemesine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında, kesinleşmemiş bir davada davacı vekalet verenin ölümü nedeniyle vekalet ilişkisinin sona ermesinin vekalet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürdüğünü ve vekilin vekalet görevini geçici olarak devam ettirmesinin kabulü gerektiği sonucuna varmıştır. İlgili kanun hükmü uyarınca vekalet sözleşmesinin nitelikli bir çeşidi olan simsarlık sözleşmesinde de simsarlık sözleşmesinin sona ermesi simsarın haklarını tehlikeye düşürürse ve simsarlık sözleşmesinin niteliği bakımından işin devam etmesi mümkünse simsar, mirasçılar işlerini kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar aracılık faaliyetine devam etmekle yükümlüdür.

    • İkale Sözleşmesi

İkale, tarafların aralarındaki sözleşmeyi karşılıklı anlaşarak başka bir sözleşme ile sona erdirmeleridir. Simsarlık sözleşmesinin tarafları olan simsar ve iş sahibi de ikale sözleşmesi ile aralarındaki sözleşmeyi sona erdirebilir. İkale sözleşmesi kanunlarımızda herhangi bir şekil şartına tabi kılınmadığından tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanları ile yazılı veya sözlü olarak düzenlenebilir.

  1. Sonuç

Simsarlık sözleşmesi, kanun koyucu tarafından vekalet ilişkileri bölümünün alt başlığında düzenlenmesi nedeniyle vekalet sözleşmesinin bir alt türü niteliğindedir. TBK m.520 f.2 hükmünde yapılan atıf uyarınca da simsarlık sözleşmesinin sona ermesinde vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin TBK m.512 vd. hükümleri uygulama alanı bulur. Ancak konusu sadece bir sözleşmenin kurulmasına aracılık etmek olan ve simsarın iş görme borcunun maddi fiillerle sınırlı olduğu simsarlık sözleşmesinin sona ermesine ilişkin özel bir düzenleme getirilmesinin gerekli olduğu öğretideki farklı görüşler doğrultusunda ortadadır. Nitekim kurulan sözleşmenin niteliğine ve simsarın yaptığı aracılık faaliyetine göre simsarlık sözleşmesinin kendi içerisinde de farklı türleri vardır. Mevcut durumda simsarın aracılık yaptığı faaliyetin ve iş görme borcunun kapsamına göre (taşınmaz simsarlığı, borsa simsarlığı, özel istihdam büroları vb.) sona erme sebepleri incelenmeli ve vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler her somut olay nezdinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanmalıdır. TBK m. 513 f.1 hükmü doğrultusunda tarafların sözleşme ile kanunda sayılan sona ermeye ilişkin sebeplere istisna getirmeleri mümkündür. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları sona erme hükümleri Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümler çerçevesinde her zaman denetime tabi tutulacaktır.  

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Simsarlık Sözleşmesinin Sona Ermesi

  1. Giriş

Simsarlık sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520–525 maddelerinde düzenlenmiştir. TBK m. 520 f.2 uyarınca simsarlık sözleşmesine kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Türk Borçlar Kanunu’nda vekalet ilişkilerinin düzenlendiği dokuzuncu bölümün üçüncü ayrımında düzenlenen simsarlık sözleşmesi maddi fiillere ilişkin olup, vekalet sözleşmesine kıyasla kapsamı daha sınırlıdır.[1] Bu suretle adi vekalet sözleşmesinin sona ermesinin düzenlendiği TBK m. 512-513 hükümleri ve genel hükümler çerçevesinde borcu sona erdiren sebepler simsarlık sözleşmesine niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır. Bu çalışmada simsarlık sözleşmesinin Borçlar Kanunu’ndaki vekalete ilişkin hükümler ve borcu sona erdiren genel sebepler çerçevesinde sona ermesi incelenmiştir.

  1. Sona Erme Halleri
    • İfa (Simsarın Aracılık Yaptığı Sözleşmenin Kurulması)

Borçlar hukukunun genel hükümleri çerçevesinde ifa, borcu sona erdiren sebeplerin başında gelmektedir. Simsarlık sözleşmesi de tarafların karşılıklı borçlarını tam anlamıyla yerine getirmeleri ile sona erecektir. Simsarın aracılık yaptığı sözleşmenin kurulmasını kendi faaliyeti ile sağlaması, iş sahibinin de sözleşme ile kararlaştırılan ücreti simsara ödemesi sonucunda simsarlık sözleşmesi ifa ile sona ermiş olur. Ancak iş sahibi kendisine teklif olunan sözleşmeyi yapmayı herhangi bir sebep olmadan reddetse bile simsarın sözleşmeden doğan borcunu ifa etmiş olduğu ve ücrete hak kazandığı sayılmalıdır. TBK m.521 f.2 uyarınca ‘‘simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir’’. İlgili hüküm emredici nitelikte değildir ve simsarın ücrete hak kazanması için asıl sözleşmenin kurulmasının gerekli olmadığı da kararlaştırılabilir. Ancak işin niteliğinden aksi anlaşılmıyorsa sözleşme metninde bu hususun açıkça belirtilmesi gerekmekte olup aksi durumda simsarın ücret talep etmesi mümkün değildir.

    • İfa İmkansızlığı (Simsarın Aracılık Yaptığı Sözleşmenin Kurulamayacağının Anlaşılması)

TBK m.136 f.1 uyarınca borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Simsarlık sözleşmesinde de asıl sözleşmenin kurulamayacak olmasında simsarın kusurunun bulunmaması ve objektif imkansızlık olması halinde sözleşme sona erecektir. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde simsarın aracılık faaliyeti neticesinde satışı gerçekleştirilecek bir taşınmazın sonradan kamu malı haline gelmesi durumunda ifa imkansızlığı gündeme gelecektir. İş sahibinin aracılık faaliyeti yürüten simsara durumu derhal bildirmesi gereklidir. Aksi halde satışın yapılamayacağından haberi olmayan simsarın ifanın imkansızlaştığı tarihten sonra asıl sözleşmenin kurulması için yaptığı masrafları (ilan, tanıtım vs.) iş sahibinden talep etmesi mümkündür.

    • Sürenin Sona Ermesi

Simsarlık sözleşmesinin süreli yapılması halinde kararlaştırılan sürenin dolması ile simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir. Ancak sözleşmenin sona erme tarihinden belirli bir süre önce taraflarca fesih bildiriminde bulunulmaması halinde sözleşmenin devam edeceği de kararlaştırılabilir. Taraflar sürenin sona ermesine yakın sürenin uzatıldığına dair yeni bir anlaşma da yapabilir. Ancak bu anlaşmanın kanunun aradığı geçerlilik şartına uygun olarak yapılması gerekir.  Örneğin; TBK m. 520 f.3 hükmü uyarınca geçerliliği için yazılı şekil şartı öngörülen taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde sürenin uzatılmasına dair anlaşma da yazılı şekilde yapılmalıdır.

Sözleşmenin sona ermesi belirli bir süreye bağlanabileceği gibi belirli bir olayın gerçekleşmesine de bağlanabilir. Örneğin; bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde iş sahibinin kızının üniversiteyi kazanması halinde evin ona bağışlanacağı ve başka bir alıcıya gerek olmayacağı için sözleşmenin sona ereceği kararlaştırabilir. Bu durumda belirtilen olayın gerçekleşmesi ile simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir. Tarafların simsarlık sözleşmesinin sona ermesini bozucu koşula bağlamaları da mümkündür. Bu halde bozucu koşulun gerçekleşmesi ile borç ilişkisi hükümden düşecek,  simsarlık sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir.

    • Tek Taraflı Sona Erdirme

Türk Borçlar Kanunu m. 512’de vekalet sözleşmesinin taraflarca her zaman tek taraflı olarak sona erdirilebileceği düzenlenmiştir:

  1. ‘‘Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.’’

Vekalet sözleşmesinde diğer sözleşme tiplerine kıyasla güven ilişkisinin çok daha yoğun olması nedeniyle kanun koyucu taraflara sözleşmeyi tek taraflı sona erdirme hakkı vermiştir. Simsar ve iş sahibi de TBK m.520 f.2 uyarınca simsarlık sözleşmesini her zaman tek taraflı olarak sona erdirebilir. İlgili kanun hükmü emredici nitelikte olduğu için taraflarca aksi kararlaştırılamaz. Vekalet sözleşmesinin tarafları tek taraflı sona erdirme hakkının kullanılmasından önceden feragat edemez yahut kullanılması halinde bir ceza koşulu yaptırımı öngöremez. Temelinde yine güven ilişkisinin yattığı simsarlık sözleşmesi açısından da simsar ya da iş sahibi tarafından bu hakkın kullanılmasından önceden feragat etmenin mümkün olup olmadığı öğretide tartışmalıdır. Ancak hakim görüş vekalet sözleşmesi gibi simsarlık sözleşmesinde de tarafların tek taraflı sona erdirme hakkının önceden engellenemeyeceği, bu haktan feragat edilemeyeceği yönündedir.

Kanun koyucu bu hakkı herhangi bir şekil şartına tabi tutmadığından taraflar azil ve istifa haklarını diledikleri gibi açık ya da örtülü bir şekilde kullanabilir. Ancak TTK m.18 f.3’de tacirlerin bu hakkı kullanması bakımından şekil şartı getirilmiştir: ‘‘Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.’’. İlgili hüküm uyarınca tacir olan simsar ve iş sahibi arasında imzalanan simsarlık sözleşmesinde tek taraflı sona erdirme hakkı taraflarca ancak noter aracılığıyla ihtar/ihbarda bulunmak, taahhütlü mektup göndermek, telgraf çekmek veya güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle elektronik posta sistemi aracılığıyla yapılabilecektir.

Tek taraflı sona erdirme hakkının herhangi bir zaman ve neden koşuluna bağlı tutulmaması esas olmakla beraber bu hakkın kullanımı nedeniyle tarafların zarara uğraması halinde tazmin sorumluluğunun doğup doğmadığı öğretide tartışmalıdır. Ancak baskın görüş TBK m.512’deki hükmün simsarlık sözleşmesi için de uygulanacağı yönündedir:

  1. ‘‘Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.’’

Tazmin yükümlülüğü doğuran zararın kapsamı menfi(olumsuz) zararla sınırlıdır. Menfi zarar sözleşmenin geçerliliğine duyulan güven sonucu uğranılan zarardır. Bu zarar simsar ya da iş sahibinin, karşı tarafın sözleşmeden dönmesi sonucu içinde bulunduğu durum ile bu sözleşmeyi hiç yapmamış olsaydı içinde bulunacağı durum arasındaki fark şeklinde de tanımlanabilir.

    • Ölüm

TBK m. 513 f.1’de vekalet sözleşmesinin tarafların ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflas etmesi halinde kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir:

  1. ‘‘Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.’’

Gerçek kişi vekilin ya da vekalet verenin ölümü halinde vekalet sözleşmesi kendiliğinden sona erer. ‘‘Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça’’ lafzından da anlaşılacağı üzere ilgili kanun hükmü düzenleyici nitelikte olup emredici nitelikte değildir. Dolayısıyla vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdiren ölüm, ehliyetin kaybı ve iflas hallerine rağmen sözleşmenin devam edeceği taraflarca kararlaştırılabilir ya da işin niteliğinden sözleşmenin kanunda sayılan sebeplerle sona ermeyeceği anlaşılabilir. Vekilin vekalet verenin sağlığında ifasına başladığı iş veya hizmetleri taraflarca kararlaştırılması halinde gerçek kişi vekalet verenin ölümünden sonra da devam ettirmesi mümkündür. Ancak temelinde güven ilişkisinin yattığı vekalet sözleşmelerinde, sadakat ve özenle şahsen ifada bulunma borcu altında olan vekilin veya iradesi ve menfaati doğrultusunda talimat verebilme hakkı olan vekalet verenin ölümünden sonra sözleşmenin devam edebileceği haller sınırlı olup somut olaylara göre incelenmelidir.

Simsarlık sözleşmesi, vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin hükümler uyarınca sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmıyorsa, iş sahibinin veya simsarın ölümü ile kendiliğinden sona erer. Simsarlık sözleşmesinin simsarın ölümü ile sona ermesinde simsarın sözleşme ile yüklendiği edimin maddi fiile ilişkin olması ve ifanın şahsen yapılıp yapılmaması belirleyici rol oynar. Sözleşme ile şahsen ifa yükümlülüğü olan simsarın ölümü halinde simsarın mirasçıları tarafından ifaya devam edilmesi beklenemez. Taraflarca aksi kararlaştırılmış olsa dahi şahsen ifa simsarın(borçlunun) ölümü nedeniyle imkansızlaşacak ve işin niteliği sözleşmenin devam etmesine izin vermeyecektir.

Şahsen ifa yükümlülüğü olmayan simsarın ölümü halinde ise sözleşmenin ölümle sona ermeyeceği kararlaştırılmışsa sözleşme geçerliliğini koruyacak, simsarın ölümüyle sona ermeyecektir. Ancak iş sahibi sözleşmenin geçerliliğini koruması nedeniyle ifaya devam eden simsarın mirasçılarını her zaman azlederek sözleşmeye son verebilir. Öyle ki kanundan doğan tek taraflı sona erdirme hakkından önceden feragat edilemeyecek ve ölümden sonra sözleşmenin devam edeceğinin kararlaştırılması iş sahibinin azil hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde simsarın alacaklı bulma, satış sözleşmesinin yapılmasına aracılık etme, fırsat gösterme faaliyetlerinin simsarın ölümü halinde mirasçıları tarafından da yerine getirilmesi mümkündür. Bu sebeple sözleşmenin ölümle sona ermeyeceği taraflarca önceden kararlaştırılmışsa simsarın mirasını kabul eden mirasçılar tarafından sözleşme ile yüklenilen borcun ifasına devam edilebilir. Ancak iş sahibinin simsarın mirasçılarını azil yetkisi devam ettiği gibi, simsarın mirasçılarının da istifa etmesi ve ölümle sona ermeyen simsarlık sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirmesi mümkündür.

Simsarlık sözleşmesi iş sahibinin ölümü halinde de kendiliğinden sona erer. Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılması halinde ise sözleşme geçerli olmaya devam edecektir. Örneğin bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde iş sahibinin maliki olduğu taşınmaza alıcı bulmak ve aracılık faaliyeti yapmakla yükümlü olan simsarın, iş sahibinin ölmesi durumunda mirası kabul eden mirasçılar ile de sözleşmenin ifasına devam etmesi mümkündür. Öyle ki işin niteliği sözleşmenin devam etmesine engel nitelikte olmadığından simsar ve mirasçılar sözleşmenin devam edeceğini kararlaştırabilir. İş sahibi ve simsarın sözleşmenin ölümle sona ermeyeceğini kararlaştırmaları halinde ise sözleşme kendiliğinden sona ermeyecektir. Bu durumda simsarı azil yetkisi iş sahibinin mirasçılarına geçeceğinden, sözleşmenin devam etmesini istemeyen mirasçılar simsarı azletmek suretiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.

Tarafların gaipliğine karar verilmesi durumunda da ölüme benzer bir şekilde sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Simsar veya iş sahibinin tüzel kişi olması halinde ise TBK m. 513 f. 1 c. uyarınca simsarlık sözleşmesi tüzel kişiliğin sona ermesi ile kendiliğinden sona erer. Örneğin simsarlık faaliyeti bir tüzel kişi tarafından yürütülüyor ise tüzel kişiliği temsile yetkili simsarın ölümü halinde sözleşme geçerli olmaya devam edecek ancak tüzel kişiliğin sona ermesi halinde sözleşme kendiliğinden sona erecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki; TBK m. 513 f.1 hükmü doğrultusunda tarafların kanunda sayılan sebeplere istisna getirmeleri mümkünse de; sözleşme ile kararlaştırdıkları sona erme hükümleri Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümler çerçevesinde de inceleme alanı bulur. Öyle ki simsarın ileride çok sayıdaki benzer simsarlık sözleşmesinde kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak iş sahibine sunduğu sözleşme hükümleri TBK m. 20-25 hükümleri uyarınca her zaman genel işlem koşullarına tabi tutulacaktır. Bu sebeple sözleşmenin sona ermesine ilişkin yazılmış bulunan hükümler simsarlık sözleşmesinin niteliğine ve işin özelliğine yabancı ise yazılmamış sayılabilir, açık ve anlaşılır olmaması durumunda ise iş sahibi lehine yorumlanabilir.

    • Ehliyetin Kaybedilmesi

TBK m.513 f.1’de düzenlenen ehliyetin kaybedilmesinin sözleşmeyi sona erdireceği hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde simsarlık sözleşmesine uygulanacaktır. Öyle ki kanunda ehliyeti kaybetmek denmekle yetinilmiş, tam ehliyetsiz ve sınırlı ehliyetsiz ayrımı yapılmamıştır. Gümüş’e göre ‘‘Kanun ehliyetsizlikten bahsettiği için her şeyden önce vekil ya da vekalet verenin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi; ayırt etme gücüne sahip kişinin kısıtlanması veya kendisine yasal danışmanlık altına konulması TBK m.513’ü uygulanabilir kılar.’’

Vekalet sözleşmesi kurulduktan sonra vekalet verenin veya vekilin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi durumunda sözleşme kendiliğinden sona erer. Vekilin veya vekalet verenin sınırlı ehliyetsiz duruma gelmesi halinde TMK m. 16 hükmü uyarınca yasal temsilcinin muvafakati ile sözleşme geçerli olmaya devam edebilir. Taraflardan birine yasal danışman atanması halinde ise vekalet sözleşmesinin konusu TMK m. 429’da sayılan işlemlere ilişkin ise yasal danışmanın onayı ile vekalet sözleşmesi geçerliliğini koruyacaktır.

Simsarlık sözleşmesinde simsarın ya da iş sahibinin ayırt etme gücünü kaybederek tam ehliyetsiz hale gelmesi simsarlık sözleşmesini kendiliğinden sona erdirir. İş sahibinin sınırlı ehliyetsiz olması durumunda TMK m.16 hükmü uyarınca yasal temsilcinin onayı ile sözleşmenin devam etmesi mümkündür. Simsarın sınırlı ehliyetsiz olması durumunda ise sınırlı ehliyetsizlerin üçüncü kişileri temsilen hukuki işlem yapabilmesi sayesinde simsarlık sözleşmesi devam edecektir. Simsara veya iş sahibine yasal danışman atanması halinde ise simsarlık sözleşmesinin konusunun TMK m.429’da sayılan işlemlere ilişkin olması durumunda sözleşmenin devam etmesi yasal danışmanın onayına bağlı olacaktır.

    • İflas

TBK m. 513 f.1 uyarınca vekilin veya vekalet verenin iflas etmesi ile vekalet sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Kanun koyucu kanunda sayılan ölüm ve ehliyet kaybı dışında tarafların iktisadi ve ekonomik güçlerini kaybederek iflas etmelerinin de vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdireceğini belirtmiştir. Ancak taraflarca aksi kararlaştırılabilir veya işin niteliğinden sözleşmenin iflas ile sona ermeyeceği anlaşılabilir.

Vekalet sözleşmesinin bir hukuki işleme ilişkin olması durumunda vekalet verenin iflası vekalet sözleşmesini kendiliğinden sona erdirir. Bu durumda vekalet verenin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi iflas idaresine geçecek olup tarafların buna rağmen sözleşmenin devam edeceğini kararlaştırmaları mümkün değildir. Vekilin iflası halinde sözleşmenin kendiliğinden sona erip ermeyeceği noktasında öğretide görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Ancak kanımızca kendi malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sona eren vekilin, vekalet verenin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmasının vekalet sözleşmesinin temel unsuru olan güven ilişkisini zedeleyeceği ve sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kabulü gerekir.

Maddi fiillere ilişkin vekalet sözleşmesinde vekalet verenin ya da vekilin iflası ile sözleşme kendiliğinden sona ermez. Zira vekilin ya da vekalet verenin iflası malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırmakla birlikte tarafların ehliyetini etkilememektedir. Ancak bu durumda da iflas nedeniyle güveni zedelenen tarafın sözleşmeyi haklı nedenle tek taraflı olarak sona erdirme imkânı devam etmektedir.

Simsarlık sözleşmesi, maddi fiillere ilişkin vekaletin özel bir çeşididir. TBK m. 520 hükmü uyarınca simsar taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânını hazırlar veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenir. Simsarın iflas etmesinin maddi fiil niteliğinde olan aracılık faaliyetini engelleyeceği düşünülemez. Ancak temelinde güven ilişkisi barındıran simsarlık sözleşmesinde simsarın iflas etmesi iş sahibinin güvenini zedeleyebilir. Bu durumda simsarın iflas etmesi işin niteliği gereği sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmeyecek ancak iş sahibinin sözleşmeyi tek taraflı sona erdirme hakkı için bir zemin hazırlayacaktır.

Simsarın aracılık faaliyeti ile sözleşme kurulması halinde ücret ödeme borcu altına girecek olan iş sahibinin iflas etmesi halinde ise sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Çünkü iş sahibinin iflas etmesi halinde malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi ortadan kalkacak ve iflas idaresine geçecektir. Bu suretle müflis iş sahibi, simsarın aracılık faaliyeti ile kurduğu sözleşme sonucu ödemekle yükümlü olduğu ücreti ödeyemeyecektir.

    • Simsarın İşi Geçici Olarak Devam Ettirme Yükümlülüğü

TBK m. 513 f. 2’de ‘‘Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.’’  düzenlemesine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında, kesinleşmemiş bir davada davacı vekalet verenin ölümü nedeniyle vekalet ilişkisinin sona ermesinin vekalet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürdüğünü ve vekilin vekalet görevini geçici olarak devam ettirmesinin kabulü gerektiği sonucuna varmıştır. İlgili kanun hükmü uyarınca vekalet sözleşmesinin nitelikli bir çeşidi olan simsarlık sözleşmesinde de simsarlık sözleşmesinin sona ermesi simsarın haklarını tehlikeye düşürürse ve simsarlık sözleşmesinin niteliği bakımından işin devam etmesi mümkünse simsar, mirasçılar işlerini kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar aracılık faaliyetine devam etmekle yükümlüdür.

    • İkale Sözleşmesi

İkale, tarafların aralarındaki sözleşmeyi karşılıklı anlaşarak başka bir sözleşme ile sona erdirmeleridir. Simsarlık sözleşmesinin tarafları olan simsar ve iş sahibi de ikale sözleşmesi ile aralarındaki sözleşmeyi sona erdirebilir. İkale sözleşmesi kanunlarımızda herhangi bir şekil şartına tabi kılınmadığından tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanları ile yazılı veya sözlü olarak düzenlenebilir.

  1. Sonuç

Simsarlık sözleşmesi, kanun koyucu tarafından vekalet ilişkileri bölümünün alt başlığında düzenlenmesi nedeniyle vekalet sözleşmesinin bir alt türü niteliğindedir. TBK m.520 f.2 hükmünde yapılan atıf uyarınca da simsarlık sözleşmesinin sona ermesinde vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin TBK m.512 vd. hükümleri uygulama alanı bulur. Ancak konusu sadece bir sözleşmenin kurulmasına aracılık etmek olan ve simsarın iş görme borcunun maddi fiillerle sınırlı olduğu simsarlık sözleşmesinin sona ermesine ilişkin özel bir düzenleme getirilmesinin gerekli olduğu öğretideki farklı görüşler doğrultusunda ortadadır. Nitekim kurulan sözleşmenin niteliğine ve simsarın yaptığı aracılık faaliyetine göre simsarlık sözleşmesinin kendi içerisinde de farklı türleri vardır. Mevcut durumda simsarın aracılık yaptığı faaliyetin ve iş görme borcunun kapsamına göre (taşınmaz simsarlığı, borsa simsarlığı, özel istihdam büroları vb.) sona erme sebepleri incelenmeli ve vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler her somut olay nezdinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanmalıdır. TBK m. 513 f.1 hükmü doğrultusunda tarafların sözleşme ile kanunda sayılan sona ermeye ilişkin sebeplere istisna getirmeleri mümkündür. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları sona erme hükümleri Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümler çerçevesinde her zaman denetime tabi tutulacaktır.  

İçeriklerimizden haberdar ol.

Hukuk bültenimize kaydol!